36 KARS
1 sayfadaki 1 sayfası
36 KARS
Tarihin Anadolu’ya attığı imza: KARS
Kanuni Sultan Süleyman 1534'te yaptığı sefer sonucunda Kars'ı Osmanlı egemenliği altına aldı. 1548 yazında Kars'ı imara girişmişken , Süleyman Çelebi İdaresinde 5000 atlı da karakol olup Safili sınırını bekliyordu. Yazın Tahmasp oğlu İsmail Mirza ile gelen Kaçarlı Gökçe Sultan idaresindeki büyük bir Safili ordusu ansızın Kars'ı bastı. Kars'ın yapılan yerleri söktürülüp, yıkıldı. Bu Safili akınından cesaretlenen Atabekliler de taarruza geçip Yusufeli, Artvin ve Tortum bölgelerini geri aldılar. 1548 sonbaharında Erzurum'a gelen bir Osmanlı ordusu, padişahın buyruğu ile H.955 Recep ayında Atabekliler yurduna girip buraları yeniden fethettiler.
General Williams’a “Kars Baroneti”
Kırım Savaşı sırasında, 16 Haziran 1855’te üçüncü defa Kars’ı kuşatan Ruslar’a karşı, küçük yaştaki çocuklar bile “Gönüllü Alayı”na katılıp çarpıştı. Sivastopol Bozgunu’nun acısını çıkarmak için, General Muravyev kumandasında 54 bin kişilik ordu ile 29 Eylül 1855'te hücuma geçen Ruslar, tabyalarda yedi buçuk saaat süren kanlı muharebeler sonunda ağır bozguna uğrayıp, 20.000 asker zayiat verdiler. Bu müdafaada, yalnız şehir halkından tabyalarda altısı kadın, dokuzu din alimi olmak üzere 70 şehit ile, 230 yaralı verilmişti. 1855 Kars Zaferini gören ve bunda emeği geçen Kanada’lı General Williams yazdığı raporlarında, İngilizler’den Albay Lake ve doktor Sandwithe ise hatıralarında, kadınlı - erkekli Türklerin yurt korumadaki bu eşşiz kahramanlık destanını nasıl yazdıklarını anlatmışlardır. Kars’ta yararlığı görülenleri devlet çeşitli şekillerde mükafatlandırdı. Müşir Vasıf, Korgenaral Kerim ve Williams Paşa’lara mücevherle süslü birer altın kılıç ile Mecidiye Madalyaları verildi; üzerinde “Kars Kalesi” resmi bulunan altın, gümüş ve bronz “Kars Madalyası” yaptırılarak, hizmeti geçenlere dağıtıldı; şehre ve ahalisine “GAZİ” ünvanı verilerek, Mahkeme Siciline yazdırıldı; şehir halkı, üç yıl vergi ve askerlikten muaf tutuldu; Karadeniz'de İstanbul-Batum arasında sefere başlayan yeni vapura “KARS” adı verildi. Kars ahalisine Sultan Mecid’in kutlaması ve Vekiller Heyeti’nin teşekkürleri geldi. İngiltere Kraliçesi Victoria, Genaral Williams’a “Kars Baroneti” üvanını verdi.
Soğukların en uzun sürdüğü il
Kars Doğu Anadolu Bölgesinin en soğuk bölgesinde yer alır. İlde 'Doğu Anadolu yüksek yayla iklimi' görülür. Kars’ta kışları uzun ve sert, yazları ılımlı hatta serince geçen bir iklim vardır. Burası Türkiye’de soğukların en bariz olduğu ve uzun sürdüğü yerlerdendir. Bu durumun temel nedenleri; yüksek dağ sıralarıyla denizlerin ılımanlaştırıcı etkisinden ayrılması, yüksekliğin fazla olması, Kış mevsiminde Büyük Asya Kara Kütlesi üzerinde yerleşen soğuk ve ağır hava kütlesi (Sibirya yüksek basınç merkezi) nin buraya kadar sokulmasıdır. Kars ili nüfus bakımında Türkiye'nin orta büyüklükteki illeri arasında yer alan 2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre ilin toplam nüfusu 325.864'tür. Bu nüfus ile Kars'ın ülke nüfusu içindeki payı yaklaşık % 0.5'tir. İlimizin ekonomisi çok büyük bir oranda tahıl tarımı ve geleneksel mera hayvancılığına dayalıdır. Bu ekonomik yapının bir sonucu olarak il nüfusunun ağırlığı kırsal kesimde yaşamaktadır. ilde geçimini tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile sağlayanların oranı %77,4 tür. Nüfusun tarım sektöründeki bu yoğunlaşması, Kars ili Gayri Safi Hasılasından tarımın aldığı payda da görülmektedir. Zira bu oran % 31,6, dır.
Hayvancılık öne çıktı…
Kars ilinde hayvancılık temel iktisadi sektördür. Kars ve yöresi, geniş otlak ve çayırlarıyla geçmişten beri ülkemiz hayvancılığının odağı olagelmiştir. İklim ve coğrafi şartların kısıtladığı bitkisel üretimden elde edilen gelirin yetersizliği, buna karşılık mera ve çayırların fazlalılığı Kars'ta doğal olarak hayvancılığa bir yönelimi getirmiştir. Kars'ta hayvancılık genellikle küçük aile işletmeciliği şeklinde ve aile ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapılan ekonomik bir faaliyet durumundadır. Yapılan çalışmalar ve verilen teşvikler sonucu Kars'ta son yıllarda ticari amaçlı hayvancılık işletmelerinin sayısında artışlar gözlenmeye başlanmıştır. Bu amaçla faaliyet gösteren tarımsal kalkınma kooperatiflerinin her geçen gün artması önemli bir gelişmedir. 1998 yılı itibariyle bu kooperatiflerin sayısı 91'dir. Kaşar ve bal hariç, ilde üretilen hayvansal ürünler genellikle pazarlanmamakta, üreticilerin kendileri tarafından tüketilmektedir. Bu yapının oluşmasında ticari amaçlı hayvancılık işletmelerinin yeterli sayıda olmaması ve hayvancılığın aile ihtiyaçları için yapılıyor olması önemli rol oynamaktadır.
Kars’ta mimari
Kars il merkezi eski ve yeni olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Eski Kars kuzeyde, tepeye kurulu kalenin içinde ve eteklerinde yer almaktadır. Kaleiçi Mahallesi bu bölümün çekirdeğidir. Burası dar ve eğri yollar boyunca düzensiz dizilmiş bakımsız evleriyle, sıkışık yapılar topluluğu görünümdedir. Evler çoğunlukla yığma taş ve kerpiçtir. 1878 Rus işgali sonrasında bu kesim olduğu gibi bırakılarak, Eski Kars'ın güneydoğusunda, Taht Düzü denilen ovaya yeni bir garnizon kent oluşturulmuştur. Kent, buraya yerleştirilen çoğu soylu sınıftan subay ailelerinin tüm gereksinimleri karşılayabilecek şekilde yapılmıştır. Geniş, düzgün taş kaldırımlı caddeleri, büyük parkları, düzenli ızgara planıyla zengin ve çağdaş bir kent görünümündedir. Kuzeyden güneye uzanan dört ana caddeyi, doğudan halıya dört cadde dike kesmekte, böylece 16 blok oluşmaktadır. Avrupa tarzı bir mi mariye sahip olan Kars'ı gezen H.V. Velidedeoğlu: "Yollar boyunca çoğu iki katlı, büyük blok taştan, sağlam, yalın görünüşlü yapılar dizilidir. Ruslar' dan kalma büyük yapıları gördüm...43 yıllık işgal süresi içinde Ruslar bu kente epey bayındırlık gerirmişler ve burasının dış görünüşü tipik Rus kentlerine benzetmişler. Fakat Kars'ın insanın ruhunu değiştirememişler"demekledir.
Arıcılık alternatif geçim kaynağı
Kars ili, Türkiye'nin arıcılıkta önde gelen illerinden birisidir. Bitki örtüsünün arıcılığa elverişli olması, çiçek türü ve bolluğu, eşsiz lezzet ve kalitede bal üretimine uygun bir ortam oluşturmaktadır. Arının besinini yalnız çiçeklerden alması, ot toplama ve yığma gibi bir yükü olmaması, diğer hayvanların besini aleyhine çalışmaması, aksine polinasyonu sağlayarak bitkisel üretime katkıda bulunması sebebiyle yörede büyük ve küçükbaş hayvancılığın yanında en esaslı gelir kaynaklarından biri olagelmiştir.
Anı Ören Yeri
Kars İline 42 km uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içerisinde yer alan Anı Ören Yeri Türkiye – Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay Nehrinin batı yakasında Türkiye sınırları içerisinde volkanik bir tüf tabakası üzerine kurulmuş bir ortaçağ şehridir. Ören yeri Anadoluya İpek Yolu üzerinden girişte ilk konaklama merkezi olduğundan aynı zamanda bir ticaret merkezidir. Antik kentin zenginliği de buradan gelmektedir. Ören yerinin en eski tarihi M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Tarih öncesi dönemde ören yerindeki yerleşim bostanlar deresi olarak bilinen vadideki volkanik oluşumlu mağaralardan oluşmuştur. Bu günkü ören yerini oluşturan iç kale M.S. 4. yy’da Kars Şehrine ismini veren Karsak’lılar tarafından yaptırılmıştır. Ören yerinin dış cephe surları Bagratlı Kralı Aşot tarafından M.S. 964 yılında yaptırılmaya başlanmış daha sonra Kral III. Sembat 978 yılında 2. takviye sur sistemini yaptırmış 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Ani’yi fethetmesinden sonra anı beyi olan Ebul Menucehr tarafından 1064 – 1072 arasında 3. sur sistemini yaptırmıştır. Kale surları deve tüyü ve siyah renkli tüf taşından yer yer iki ve üç sıra halinde Horasan Harcı ile yapılmıştır. Kurulduğu arazi üzerine uyumu sağlamak amacıyla ücgenimsi bir şekilde inşa edilen surların yedi giriş kapısı mevcut olup bu kapıların en önemlileri Aslanlı Kapı, Kars Kapısı, Sarnıçlı Kapılardır. Şehrin surları uzun kuşatmalara dayanıklı hale getirmek için surlar arasına yapılan destekleme kuleleri aynı zamanda erzak ve tahıl deposu olarak kullanılmıştır. Arazinin eğimine göre yer yer beş mt. Yüksekliğe kadar oluşan surların dış cephelerinde Haç Motivleri, Aslan ve yılan kabartmalı rölyefler, çini süslemeler mevcuttur. Ören yerinin ana giriş kapısı olan aslanlı kapı iki büyük giriş kapısından oluşmaktadır. Aslanlı kapının bulunduğu surların Doğu yanındaki burç üzerinde Selçuklu Sultanı Alparslanın şehri 1064 yılında feth etmesini belgeleyen dört satırlık Kufi İslami Kitabe mevcuttur.
Kars’ta ne yenir?
Yörede kültür etkileşimlerinin en belirgin örnekleri beslenme biçiminde görülür. İşgal döneminde yöreye yeni tarım yöntemleri yanında, değişik bitki türleri de getirilmiştir. Bunların en önemlisi "kartol" ya da "kartop" denilen ak patatestir. Yine malakanların "kapusta" dedikleri turşu türü yaygınlık kazanmıştır. Kete de bunlar arasındadır. Bir dönem yörede Ekim ayının "şarap diye anılmasına neden olacak düzeyde evlerde içki yapımıda yaygınlık kazan, idi. Yöre beslenmesinde unlu yiyecekler önemli bir yer tutar. İklimin seri oluşu yazları komposto, ayran türü katıkları, kışın da turşu ve tatlıları (ine çıkarmaktadır. Hemen her tür bitkiden turşu yapılır. Örneğin "gaz ayağı" denen yabani bir bitki turşu malzemelerindendir. Kimi yerlerde ise pancar, lahana yaprağı tuza basıla¬rak salamura biçiminde turşu yapılır. Bölgede hayvancılıkla uğraşıldığı halde et tüketimi azdır. Kars’ın en popüler yöresel yemekleri umaç helvası, elma dolması, bozpaş, un çorbası ve Kars böreğidir.
function adjustTextSize(nSize) {
nSize = dSize + nSize;
if (nSize>24)
nSize=24;
if (nSize
Kanuni Sultan Süleyman 1534'te yaptığı sefer sonucunda Kars'ı Osmanlı egemenliği altına aldı. 1548 yazında Kars'ı imara girişmişken , Süleyman Çelebi İdaresinde 5000 atlı da karakol olup Safili sınırını bekliyordu. Yazın Tahmasp oğlu İsmail Mirza ile gelen Kaçarlı Gökçe Sultan idaresindeki büyük bir Safili ordusu ansızın Kars'ı bastı. Kars'ın yapılan yerleri söktürülüp, yıkıldı. Bu Safili akınından cesaretlenen Atabekliler de taarruza geçip Yusufeli, Artvin ve Tortum bölgelerini geri aldılar. 1548 sonbaharında Erzurum'a gelen bir Osmanlı ordusu, padişahın buyruğu ile H.955 Recep ayında Atabekliler yurduna girip buraları yeniden fethettiler.
General Williams’a “Kars Baroneti”
Kırım Savaşı sırasında, 16 Haziran 1855’te üçüncü defa Kars’ı kuşatan Ruslar’a karşı, küçük yaştaki çocuklar bile “Gönüllü Alayı”na katılıp çarpıştı. Sivastopol Bozgunu’nun acısını çıkarmak için, General Muravyev kumandasında 54 bin kişilik ordu ile 29 Eylül 1855'te hücuma geçen Ruslar, tabyalarda yedi buçuk saaat süren kanlı muharebeler sonunda ağır bozguna uğrayıp, 20.000 asker zayiat verdiler. Bu müdafaada, yalnız şehir halkından tabyalarda altısı kadın, dokuzu din alimi olmak üzere 70 şehit ile, 230 yaralı verilmişti. 1855 Kars Zaferini gören ve bunda emeği geçen Kanada’lı General Williams yazdığı raporlarında, İngilizler’den Albay Lake ve doktor Sandwithe ise hatıralarında, kadınlı - erkekli Türklerin yurt korumadaki bu eşşiz kahramanlık destanını nasıl yazdıklarını anlatmışlardır. Kars’ta yararlığı görülenleri devlet çeşitli şekillerde mükafatlandırdı. Müşir Vasıf, Korgenaral Kerim ve Williams Paşa’lara mücevherle süslü birer altın kılıç ile Mecidiye Madalyaları verildi; üzerinde “Kars Kalesi” resmi bulunan altın, gümüş ve bronz “Kars Madalyası” yaptırılarak, hizmeti geçenlere dağıtıldı; şehre ve ahalisine “GAZİ” ünvanı verilerek, Mahkeme Siciline yazdırıldı; şehir halkı, üç yıl vergi ve askerlikten muaf tutuldu; Karadeniz'de İstanbul-Batum arasında sefere başlayan yeni vapura “KARS” adı verildi. Kars ahalisine Sultan Mecid’in kutlaması ve Vekiller Heyeti’nin teşekkürleri geldi. İngiltere Kraliçesi Victoria, Genaral Williams’a “Kars Baroneti” üvanını verdi.
Soğukların en uzun sürdüğü il
Kars Doğu Anadolu Bölgesinin en soğuk bölgesinde yer alır. İlde 'Doğu Anadolu yüksek yayla iklimi' görülür. Kars’ta kışları uzun ve sert, yazları ılımlı hatta serince geçen bir iklim vardır. Burası Türkiye’de soğukların en bariz olduğu ve uzun sürdüğü yerlerdendir. Bu durumun temel nedenleri; yüksek dağ sıralarıyla denizlerin ılımanlaştırıcı etkisinden ayrılması, yüksekliğin fazla olması, Kış mevsiminde Büyük Asya Kara Kütlesi üzerinde yerleşen soğuk ve ağır hava kütlesi (Sibirya yüksek basınç merkezi) nin buraya kadar sokulmasıdır. Kars ili nüfus bakımında Türkiye'nin orta büyüklükteki illeri arasında yer alan 2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre ilin toplam nüfusu 325.864'tür. Bu nüfus ile Kars'ın ülke nüfusu içindeki payı yaklaşık % 0.5'tir. İlimizin ekonomisi çok büyük bir oranda tahıl tarımı ve geleneksel mera hayvancılığına dayalıdır. Bu ekonomik yapının bir sonucu olarak il nüfusunun ağırlığı kırsal kesimde yaşamaktadır. ilde geçimini tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile sağlayanların oranı %77,4 tür. Nüfusun tarım sektöründeki bu yoğunlaşması, Kars ili Gayri Safi Hasılasından tarımın aldığı payda da görülmektedir. Zira bu oran % 31,6, dır.
Hayvancılık öne çıktı…
Kars ilinde hayvancılık temel iktisadi sektördür. Kars ve yöresi, geniş otlak ve çayırlarıyla geçmişten beri ülkemiz hayvancılığının odağı olagelmiştir. İklim ve coğrafi şartların kısıtladığı bitkisel üretimden elde edilen gelirin yetersizliği, buna karşılık mera ve çayırların fazlalılığı Kars'ta doğal olarak hayvancılığa bir yönelimi getirmiştir. Kars'ta hayvancılık genellikle küçük aile işletmeciliği şeklinde ve aile ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapılan ekonomik bir faaliyet durumundadır. Yapılan çalışmalar ve verilen teşvikler sonucu Kars'ta son yıllarda ticari amaçlı hayvancılık işletmelerinin sayısında artışlar gözlenmeye başlanmıştır. Bu amaçla faaliyet gösteren tarımsal kalkınma kooperatiflerinin her geçen gün artması önemli bir gelişmedir. 1998 yılı itibariyle bu kooperatiflerin sayısı 91'dir. Kaşar ve bal hariç, ilde üretilen hayvansal ürünler genellikle pazarlanmamakta, üreticilerin kendileri tarafından tüketilmektedir. Bu yapının oluşmasında ticari amaçlı hayvancılık işletmelerinin yeterli sayıda olmaması ve hayvancılığın aile ihtiyaçları için yapılıyor olması önemli rol oynamaktadır.
Kars’ta mimari
Kars il merkezi eski ve yeni olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Eski Kars kuzeyde, tepeye kurulu kalenin içinde ve eteklerinde yer almaktadır. Kaleiçi Mahallesi bu bölümün çekirdeğidir. Burası dar ve eğri yollar boyunca düzensiz dizilmiş bakımsız evleriyle, sıkışık yapılar topluluğu görünümdedir. Evler çoğunlukla yığma taş ve kerpiçtir. 1878 Rus işgali sonrasında bu kesim olduğu gibi bırakılarak, Eski Kars'ın güneydoğusunda, Taht Düzü denilen ovaya yeni bir garnizon kent oluşturulmuştur. Kent, buraya yerleştirilen çoğu soylu sınıftan subay ailelerinin tüm gereksinimleri karşılayabilecek şekilde yapılmıştır. Geniş, düzgün taş kaldırımlı caddeleri, büyük parkları, düzenli ızgara planıyla zengin ve çağdaş bir kent görünümündedir. Kuzeyden güneye uzanan dört ana caddeyi, doğudan halıya dört cadde dike kesmekte, böylece 16 blok oluşmaktadır. Avrupa tarzı bir mi mariye sahip olan Kars'ı gezen H.V. Velidedeoğlu: "Yollar boyunca çoğu iki katlı, büyük blok taştan, sağlam, yalın görünüşlü yapılar dizilidir. Ruslar' dan kalma büyük yapıları gördüm...43 yıllık işgal süresi içinde Ruslar bu kente epey bayındırlık gerirmişler ve burasının dış görünüşü tipik Rus kentlerine benzetmişler. Fakat Kars'ın insanın ruhunu değiştirememişler"demekledir.
Arıcılık alternatif geçim kaynağı
Kars ili, Türkiye'nin arıcılıkta önde gelen illerinden birisidir. Bitki örtüsünün arıcılığa elverişli olması, çiçek türü ve bolluğu, eşsiz lezzet ve kalitede bal üretimine uygun bir ortam oluşturmaktadır. Arının besinini yalnız çiçeklerden alması, ot toplama ve yığma gibi bir yükü olmaması, diğer hayvanların besini aleyhine çalışmaması, aksine polinasyonu sağlayarak bitkisel üretime katkıda bulunması sebebiyle yörede büyük ve küçükbaş hayvancılığın yanında en esaslı gelir kaynaklarından biri olagelmiştir.
Anı Ören Yeri
Kars İline 42 km uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içerisinde yer alan Anı Ören Yeri Türkiye – Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay Nehrinin batı yakasında Türkiye sınırları içerisinde volkanik bir tüf tabakası üzerine kurulmuş bir ortaçağ şehridir. Ören yeri Anadoluya İpek Yolu üzerinden girişte ilk konaklama merkezi olduğundan aynı zamanda bir ticaret merkezidir. Antik kentin zenginliği de buradan gelmektedir. Ören yerinin en eski tarihi M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Tarih öncesi dönemde ören yerindeki yerleşim bostanlar deresi olarak bilinen vadideki volkanik oluşumlu mağaralardan oluşmuştur. Bu günkü ören yerini oluşturan iç kale M.S. 4. yy’da Kars Şehrine ismini veren Karsak’lılar tarafından yaptırılmıştır. Ören yerinin dış cephe surları Bagratlı Kralı Aşot tarafından M.S. 964 yılında yaptırılmaya başlanmış daha sonra Kral III. Sembat 978 yılında 2. takviye sur sistemini yaptırmış 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Ani’yi fethetmesinden sonra anı beyi olan Ebul Menucehr tarafından 1064 – 1072 arasında 3. sur sistemini yaptırmıştır. Kale surları deve tüyü ve siyah renkli tüf taşından yer yer iki ve üç sıra halinde Horasan Harcı ile yapılmıştır. Kurulduğu arazi üzerine uyumu sağlamak amacıyla ücgenimsi bir şekilde inşa edilen surların yedi giriş kapısı mevcut olup bu kapıların en önemlileri Aslanlı Kapı, Kars Kapısı, Sarnıçlı Kapılardır. Şehrin surları uzun kuşatmalara dayanıklı hale getirmek için surlar arasına yapılan destekleme kuleleri aynı zamanda erzak ve tahıl deposu olarak kullanılmıştır. Arazinin eğimine göre yer yer beş mt. Yüksekliğe kadar oluşan surların dış cephelerinde Haç Motivleri, Aslan ve yılan kabartmalı rölyefler, çini süslemeler mevcuttur. Ören yerinin ana giriş kapısı olan aslanlı kapı iki büyük giriş kapısından oluşmaktadır. Aslanlı kapının bulunduğu surların Doğu yanındaki burç üzerinde Selçuklu Sultanı Alparslanın şehri 1064 yılında feth etmesini belgeleyen dört satırlık Kufi İslami Kitabe mevcuttur.
Kars’ta ne yenir?
Yörede kültür etkileşimlerinin en belirgin örnekleri beslenme biçiminde görülür. İşgal döneminde yöreye yeni tarım yöntemleri yanında, değişik bitki türleri de getirilmiştir. Bunların en önemlisi "kartol" ya da "kartop" denilen ak patatestir. Yine malakanların "kapusta" dedikleri turşu türü yaygınlık kazanmıştır. Kete de bunlar arasındadır. Bir dönem yörede Ekim ayının "şarap diye anılmasına neden olacak düzeyde evlerde içki yapımıda yaygınlık kazan, idi. Yöre beslenmesinde unlu yiyecekler önemli bir yer tutar. İklimin seri oluşu yazları komposto, ayran türü katıkları, kışın da turşu ve tatlıları (ine çıkarmaktadır. Hemen her tür bitkiden turşu yapılır. Örneğin "gaz ayağı" denen yabani bir bitki turşu malzemelerindendir. Kimi yerlerde ise pancar, lahana yaprağı tuza basıla¬rak salamura biçiminde turşu yapılır. Bölgede hayvancılıkla uğraşıldığı halde et tüketimi azdır. Kars’ın en popüler yöresel yemekleri umaç helvası, elma dolması, bozpaş, un çorbası ve Kars böreğidir.
function adjustTextSize(nSize) {
nSize = dSize + nSize;
if (nSize>24)
nSize=24;
if (nSize
ßurcu- * V.I.P *
-
Yaş : 32
Nerden : Antalya
Mesaj Sayısı : 174
Hobiler : Yüzmek
Aldığı Teşekkürler : 300
Ruh Hali :
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz